Neslibey Özkan
İnsanı Ayakta Tutan En Önemli Güç Gaye ve Hedefleridir
Hayatın anlamı açısından insanın bir amacının olması çok önemlidir. Yaşamak için nedeni olan insan hayatına anlam katar. Amaçsız insan, limandan çıkmış gemi gibi nereye gideceğini bilmiyorsa pusulası yoksa, rüzgar ne tarafa götürürse oraya gider ve en sonunda ya kaybolur ya devrilir. İnsanın amacı yoksa bir yol haritası oluşamaz, pusulası yok demektir.
İnsanı ayakta tutan en önemli güç; gaye ve hedefleridir. İnsan yapmak istediği işleri hangi amaçla yaptığını ve hedefinin ne olduğunu belirlerse hayat anlam kazanır.
Diyanet-Sen ve Memur-Sen olarak bizim amacımız, özelde; üyelerimizin ortak ekonomik, sosyal, kültürel, özlük, mesleki, hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi genelde ise; ülkemizde ve dünyada cereyan eden her türlü haksızlık ve hukuksuzluğa karşı çıkmayı temel amaç görüyoruz. Bu amaçların gerçekleştirilmesinde evrensel insan haklarına ve Anayasaya dayanan demokratik, sosyal adalet ve hukuk devleti anlayışı içinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa karşı “Hak”kın yanında, haklının yanında mazlumun yanında yer alıyoruz. Dolayısıyla bizim davamız insanlık davasıdır. Davamız, yoksulla paylaşma, mazlumun elinden tutma, zulme başkaldırma davasıdır. Davamız haram olanla mücadele davasıdır. Davamız iyi, ahlaklı nesiller yetiştirme davasıdır. Davamız Kudüs’ün Şahs-ı manevisinde istiklal davasıdır. Ve en nihayet Rabbin rızasıdır hedef, fıtrata uygun bir hayat sürmek, bütünün hayrı için çalışmak salih amel işlemektir. Amacımız, hedefimiz, gayemiz, davamız bellidir. Bu üstün hedeflere götürecek yol da güzel ahlak ve Kur’an’ın, peygamberin rehberliğindeki yoldur. Allah’ın ipidir.
Yaratılanlar içinde bilgi edinmek, öğrenmek ve öğrendiği bilgilerle eserler, sanatsal ürünler ortaya koymak insana mahsustur. Allah insana büyük bir lütuf olarak öğrenme yeteneğini vermiş, kalemle yazmayı öğretmiştir. Alak suresinde insana kalemle yazmanın öğretilmesi Yüce Allah'ın büyük bir cömertliği olarak sayılmıştır. Kalem ilmin, öğrenmenin aracıdır, bilgilerin nesilden nesile aktarılması bu araç sayesindedir. Bizler Diyanet-Sen üyeleri olarak Rabbimizin insanoğluna lütfettiği bu bilme nimetinin farkındayız. İlimle bilimi birleştirip çift kanatlı kuş misali uçmanın gerektiğine inancımız tamdır. İslam dünyasının yaklaşık iki yüzyıldır ilmi ve bilimi kullanma noktasındaki zafiyeti maalesef bizlere pahalıya mal olmuştur. Günümüzde bilgi, teknoloji ve parayı elinde tutanlar dünyada da söz sahibidir. Bizler bütün bu gözlemlerimiz dahilinde sendikacılığın bilimin ışığında eğiteme dayalı, sanatla kültürle de yapılabileceğini gösterdik, örnek olduk. Diyanet-Sen Akademesi, panellerimiz, çalıştaylarımız, teşkilat eğitim programlarımız, akademik dergilerimiz, uluslararası fotoğraf yarışmalarımız hepsi bu anlayışımızın birer sonucudur.
Sendika olarak medeniyet değerlerimize yaslanarak var olmaya, bu şuuru canlı tutmaya çalışıyoruz. Benliğine yabancılaşmadan bugünün, yarının ayrımında olmak, tarihsel bir bakış ve millî şuurla mümkündür. Milletimizin duygu ve inanç dünyasına asla uzak düşmeyerek yılmadan, yorulmadan, sabırla, umutla sürdürdüğümüz mücadele, tarihi önemdedir. Samimiyete dayalı vefa duygusu, vefaya dayalı samimiyet, başarımızı her defasında bereketlendirdi ve bunun sonucunda Türkiye’nin sendikalaşma oranı en yüksek kamu kesimi olmayı başardık. Ama bizim için en anlamlı, en önemli başarı, Türkiye’nin selameti, ümmetin kurtuluşudur. Yolları kapanmış bir Türkiye’de hiçbir kesimin, grubun önü açık olamaz. Emeğin değeri ve emekçinin geleceği de olmaz. Diz çöktürülmüş bir Türkiye’de hiç kimse, hiçbir yapı veya örgüt haysiyetiyle ayakta kalamaz.
Hakikat üzere olan bu millet, çeşitli örgütlenmeler ve oluşumlarla inancını, eylemini büyüte büyüte, direnerek var olmayı, var kalmayı başarmıştır. İşte Diyanet-Sen 21 yıllık mücadelesiyle bu hayatî davanın, tarihî değere dönüşen örgütlü gücüdür. O nedenle, biz ekmek ve emek mücadelesini, insan hakkı, hukuku, onuru, özgürlüğü davasından ayrı görmedik, göremeyiz. Onursuz bir tokluğun, özgürlükten yoksun bir rahatın, imandan uzak bir benliğin önemi yoktur, olamaz. Kurulduğumuzdan beri bağrından çıkıp kendimizi dualarına, desteklerine emanet ettiğimiz millet adına vesayetçi odaklara karşı çetin mücadeleler verdik. En uzak köşelerine kadar her noktasını tevhidin teslim alınmaz ruhunu yeni bir duyarlılık ve bilince dönüştürerek ilmek ilmek ördüğümüz, örgütlediğimiz üyelerimiz, ülkemizin yeni ufuklara yolculuğunda öncü oldu. Gelecek güzel günler yine bizim gayret ve çalışmalarımız sonucu şekillenecektir.