Genel Haberler

İstiklal Marşı Milletimizin Yeniden Şahlanışının Beyannamesidir
Milli marşlar; milletlerin tarihini, kültürel birikimlerini, karakteristik niteliklerini, varoluş mücadelelerini ortaya koyarak geleceğe ufuk çizer. Her milletin kendine özgü bir marşı vardır. Türkiye için bu önemli metin İstiklal Marşı’dır. Mehmet Akif Ersoy tarafından İstiklal Savaşı’nın en çetin günlerinde kaleme alınmıştır. Akif, milletimize olan güvenini, varoluş mücadelesini kazanacağına olan sarsılmaz inancını ve gelecek ufkunu mısralara dökmüştür. İstiklal ruhunu ve istikbal misyonunu çarpıcı ifadelerle kaleme almış ve milletin kalbine emanet etmiştir.
İstiklal Marşı, Birinci İnönü Muharebesi’nin kazanıldığı, İkinci İnönü için geri sayıma geçildiği bir zaman diliminde şairin kalbinden süzülmüştür. Sakarya Zaferi’ne altı ay, Büyük Taarruz’a ise daha bir buçuk yıl vardır. Vatan topraklarının dört bir yanının işgal altında olduğu, zaman zaman umutsuzluk ikliminin yeşertildiği ve emperyalistlerle mücadele edildiği zor koşullarda Akif milletin karşısına “Korkma!” diye çıkmış, “sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” mısraıyla adeta varoluş mücadelesinin fitilini ateşlemiştir. Umudu ve ümidi bu büyük milletin kalbine ekmiştir. Nitekim İstiklal Marşı’nın kabulünden sonra Sakarya’da kazanılan zafer, Büyük Taarruz ile perçinlemiştir. Vatan toprakları da “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela” olan düşmandan temizlenmiştir.
İstiklal Marşı’nın yazılma süreci, kabulü ve şairinin kimliğine dikkat çekmeliyiz. Yeni bir devletin doğum sancılarının yaşandığı, milletin geçmişini, içinde bulunduğu durumu ve gelecek ufkunu ortaya koyacak bir marşın yazılmasına ihtiyaç vardır. Marş için bir yarışma düzenlenmesine karar verilir. Yarışmaya dönemin tanınan asker, vekil, şair ve ilim erbabı 724 şiirle katılır; ancak hiçbiri milletin marşı olmaya layık görülmez. Devreye Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver girer ve Mehmet Akif’in marşı yazmasında ısrar eder. Hamdullah Suphi’nin ısrarlı davetini kabul eden Mehmet Akif, on kıtadan oluşan şiiri Tacettin Dergâhı’nda kaleme alır. Şiir, 12 Mart 1921 tarihinde TBMM’de Maarif Vekili tarafından okunur. Oturumun Başkanı Mustafa Kemal Paşa’dır. Şiir mısra mısra okundukça Meclis’teki coşku, azim, kararlılık ve inanç had safhaya ulaşır. Alkışlar ve gözyaşları eşliğinde okunan şiir, İstiklal Marşı olarak kabul edilir. Mehmet Akif davetle katıldığı yarışmanın 500 liralık büyük ödülünü kabul etmez; ödülü Darülmesai Vakfı’na bağışlar. Böylece kadınlara ve çocuklara meslek öğretilmesine, cepheye üniforma dikilmesine katkıda bulunur. Çünkü vakıf, cephedeki askere elbise diken, hakkı istiklal olan ve Hakk’a tapan bu milletin askerine yardımcı olur.
Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’na yaklaşımı karşısında sarsılmamak mümkün değildir: “O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir facia karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde kurtuluş dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu ben de yazamam. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Benim milletime en kıymetli hediyemdir.” Bu ifadeler, bu milletin irfanının, yüksek ahlakının ve hürriyet aşkının şahs-ı manevisidir. Bu anlayışın sahihliğini İstiklal Marşı’nı Safahat’a almayarak gösteren Mehmet Akif; imanı, ahlaklı hayatı, mert ve sarsılmaz karakteri ile örnek bir şahsiyet oldu ve Asım’ın neslinden haberler verdi. Akif’in inşa ettiği o nesil dünyanın umudu, insanlığın son adası, zulme uğrayanların ve güçsüzlerin hamisi olmaya bugün de devam ediyor. Karşılaştığı zorluklara, sıkıntılara, belalara ve endişelere karşı Asım’ın nesline, bu aziz millete Mehmet Akif’in hediyesiyle sesleniyoruz: Korkma!
“Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal” ifadesiyle bağımsızlık ve hürriyet aşkını bugüne ve geleceğe taşıyan, karşı karşıya kaldığımız her badireden “Korkma!” nidasıyla bizi kendimize getiren Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u sevgi, hürmet ve minnetle anıyoruz. İstiklal Marşı’nın kabulünün 101. yılında Millî Mücadele’nin muzaffer komutan ve askerlerini bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle yad ediyoruz.
Genel Haberler
- 2025 Nisan KİK Görüşmeleri Başladı
- 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Gazze’nin çocuklarını selamlıyoruz
- Bakan Işıkhan’a Diyanet Çalışanlarının Sorunları İletildi
- Sınav Varsa Diyanet-Sen Var!
- Diyanet-Sen 2. Teşkilat Eğitim Toplantılarının Sonuncusu Mardin’de Gerçekleştirildi
- Ramazan Bayramımız Mübarek Olsun
- Kadir Gecemiz Mübarek Olsun
- Çanakkale Zaferi Büyük Bir Destandır
- 65.238 İmza ile Maaş Anlaşma Mağduriyetine Dur Diyoruz
- Diyanet-Sen’den Diyanet İşleri Başkanlığı Maaş Ödeme Anlaşmaları Sorunlar ve Çözüm Önerileri Odak Analiz Kitabı
- Korkma Sönmez Bu Şafaklarda Yüzen Al Sancak!...
- Dünya Kadınlar Günü “Güçlü Aile ve Güçlü Toplum” Mücadelesine İvme Kazandırmalıdır
- Genel Başkan Ali Yıldız Konya Şube’nin İftar Programına Katıldı
- Diyanet İşleri Başkanlığımız Kuruluşunun 101. Yılında Hizmetlerine Devam Ediyor
- Hoş Geldin İyilik Ayı Ramazan
- Diyanet-Sen’den Aile Yılı Eylem Planı
- 28 Şubat Mağduriyetlerinin Giderilmesi İçin Komisyon Oluşturulmalıdır
- Teşkilat Bölge Eğitim Toplantılarının Beşincisi Trabzon’da Gerçekleştirildi
- Teşkilat Bölge Eğitim Toplantılarının Dördüncüsü Nevşehir’de Gerçekleştirildi
- Teşkilat Bölge Eğitim Toplantılarının Üçüncüsü İzmir’de Gerçekleştirildi
- Ayrıcalıkların Dünyası: Memur-Sen Avantaj
- Diyanet-Sen’in Kurucularından Remzi Sarıoğlu’nu Rahmetle Anıyoruz
- Diyanet-Sen’den AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Belgin Uygur’a Ziyaret
- Af ve Mağfiret Gecesi Berat Kandiliniz Mübarek Olsun
- Genel Başkan Yıldız, BBP Genel Başkanı Destici’yi Ziyaret Etti