​Hayatın Her Alanında Yer Alalım

Hayatın Her Alanında Yer Alalım

Dünyanın küresel bir köye dönüştüğü günümüzde gerek küresel ölçekte gerekse ülkemizi ilgilendiren alanlarda her gün yüzlerce binlerce kararlar alınıyor. Eğer her gün alınan kararlarda bir yerin yoksa klasik, geleneksel demokrasi sana 4 yılda bir var olma hakkını veriyor. Ama modern dünyada insan her gün siyasetin içinde olmalı. Her gün o müzakerelere katılmalı.

Nasıl katılacağız?

Nevşehir’de, Konya’da, Kayseri’de, Diyarbakır’da camide görevimizi yapıyoruz, okullarda dersimizi veriyoruz. Böyle bir mücadelenin parçası nasıl olacağız? Tabiî ki bizim güç ve destek verdiğimiz manevi kimlikler yani sendikalar olacak. Onlar bizi temsil ederek, örgütlü toplum içerisinde bizim haklarımızı ve hukukumuzu koruyacaklar.

İşte klasik demokrasinin ötesinde modern dünyada sendikaların üstlendiği bir başka görev budur. 4 yılda bir değil her vakit siyasetin yürüdüğü her anda buğdaya ve sopaya ilişkin müzakereye müdahil olmaktır.

Orda rol almak, o mücadeleyi sürdürmek. Sendikal mücadelenin modern dünyadaki anlamı budur. Herkes desteğini, gücünü verecek ve sendikalar her günkü o siyasal ilişkilerin içinde, o müzakerelerin içinde hakkın ve hukukun yardımcısı olacaklar.

İmam hayatın içinde olacak. İmam kendisini camiye mahkûm etmeyecek. Gündelik hayatta her ne varsa imam orada olacak. Yani adamın düğününde olacak sadece cenazesinde değil. Sadece acısında değil eğlencesinde de olacak.

Bu hayat karşımıza hangi tesadüflerle çıkıyorsa imam orada olacak ki, imama baktıklarında insanlar sadece Yasin’i okuyan, mezar başındaki insan gibi görmeyecekler.

Bırakın hakikaten farklılıklar olsun, farklı düşünenler olsun. Bize saldıranlar, bizim saldırdıklarımız olsun. Ama edep olsun, insanlık olsun. Mesele farklılıkların olması değil, mesele edepsizliktir, medeniyetsizliktir.

Sendikanın içinde olun, sivil topluma ait olun, partiye üye olun, örgütlü olun. Fakat birey olamadığınız sürece kendi iradenize, aklınıza, varlığınıza, hakim olamadığınız sürece sizin varlığınıza, iradenize, bir cemaat lideri, cemaat otoritesi, ipotek koyduğu sürece hangi sivil toplum kuruluşu üyesi olacaksınız. Sivil toplum kuruluşu kavramının, sivil toplum teorisinin, esası özgür bireye dayanıyor. Yani kendi varlığınıza sahip olacaksınız.

Biz, bu milletin tarihiyiz, aslıyız, inancıyız, umuduyuz.

Biz rakamlara sığmayacak kadar büyük bir davanın mensuplarıyız.

Yıkılanı onarmak, döküleni toplamak yine bize düşüyor.

Bu yüzden en zor şartlarda bile inancımızı, kararlılığımızı asla yitirmedik. Bundan sonra da, inşallah yitirmeyeceğiz.

Diyanet-Sen hem üye sayısı oranı bakımından, hem de yetkili olduğu iller bakımından Türkiye geneline hitap eden örgütlü dağılımı ile dikkat çekmiştir. Diyanet-Sen Karadeniz'de olduğu kadar Akdeniz'de de vardır. Doğu Anadolu'da olduğu kadar Batı'da da vardır. Bayburt'da olduğu kadar Konya'da, Malatya'da olduğu kadar Bursa'da vardır. Bu, Diyanet-Sen’in Türkiye'nin tümünü kucaklayabilecek bir potansiyelin göstergesidir.

Bu aziz millete sevgimizden, bu mübarek vatana bağlılığımızdan dolayı, aynı aşk ve aynı heyecanla hizmete devam edeceğiz.

Durmak, yorulmak, ümitsizliğe düşmek bize yakışmaz.

Ayakta demir çarık,elde çelik asa yine koşuşturacağız.

Bu inanç ve şuurla yeni bir çalışma dönemine daha girdik.

Bu yeni dönemde de en büyük gücümüz, yine sizin sarsılmaz inanç, azim ve kararlılığınız olacaktır.

Hiç şüpheniz olmasın ; yarınlar bizimdir. Yarınlar Diyanet –Sen’ indir.